'Allah'ın Sadık Kulu' yeniden Barla'da
Bediüzzaman
Said Nursi'nin Isparta Barla'daki yılları animasyon film oldu. Esin
Orhan'ın yönettiği filmde Üstad'ın hayatı Mustafa adlı küçük bir çocuğun
gözünden anlatılıyor. "Allah'ın Sadık Kulu" 4 Kasım'da gösterimde.
Barla...
Isparta'da tarihi M.Ö 1. yüzyıla kadar giden küçük, küçücük bir Anadolu
köyü. Hepi topu o kadar. Hakkında anlatılacak çok şey yok. Belki
Eğirdir Gölü'nün batısında şeklenmiş şirin bir belde olduğu
söylenebilir. Onun dışında adının antik coğrafyacı Batlamyus tarafından
zikredildiği, 1326'da Osmanlı yönetimine geçtiği, burada Rumlarla
Türklerin bir arada yaşadığına değinilebilir. Ama daha fazlası gelmez
dile... Çünkü sıradan bir belde burası nihayetinde! Fakat bu, 1926'ya
kadar böyleydi...
1926'dan sonra Barla'nın kaderi, talihini
değiştirecek bambaşka bir serüvene sürüklendi. Çünkü, iman nurunu
herkesin gönlünde yaşatabilmeyi vazife edinmiş ve bunun için bütün
gayretleriyle uğraşan Said Nursi, Burdur'dan; "Burada boş durmuyor dinî
muhasebelerde bulunuyor." şeklinde yazılmış bir rapor üzerine "...ücra
bir köşede, mahrumiyetler, kimsesizlik ve gurbet hayatı içinde kendi
kendine ölür." düşüncesiyle gelip gidişin bile kolay olmadığı bu tenha
ve çok kimselerin bilmediği bu küçük beldeye sürgün edildi.
Böylece
Barla için adının hafızalara kazınacağı bir sayfa açıldı tarih
sahnesinde... Said Nursi'nin hayatını yapayalnız geçirerek ölmesini
bekleyenler, aslında bir dirilişin başlamasına neden oldu onu Barla'ya
getirerek! Zira bugün dünyanın okuduğu Risale-i Nurlar, Said Nursi
tarafından orada yazılmaya başlandı. Barla da, sıradan bir nahiye
olmaktan öteye geçip adını dünyaya duyuracak bir harekete ev sahipliği
etti. Belde sakinleri, bugün dünyanın pek çok yerinde okunan,
araştırmalara konu olan Risale-i Nurların neşredilmesi için kadın-erkek,
çoluk çocuk uğraştı.
Bu yüzden Bediüzzaman Said Nursi bu küçük
nahiyeyi şu sözleriyle anlatır: "Barla'da geçirdiğim yıllar hayatımın en
mesut yıllarıdır." Dahası Tarihçe-i Hayat'ta Barla'nın 1926'dan sonraki
kaderi şu cümlelerle ifade edilir: "Barla, ehl-i imanın manevî imdadına
gönderilen Risale-i Nur Külliyatı'nın telif edilmeye başlandığı ilk
merkezdir. Barla, millet-i İslamiye'nin, hususan Anadolu halkının başına
gelen dehşetli bir dalalet ve dinsizlik cereyanına karşı, Kur'an'dan
gelen bir hidayet nurunun, bir saadet güneşinin tulû ettiği
beldedir...!"
Mation capture tekniğiyle Türkiye'de çekilen ilk uzun metrajlı film
Yalnız
bu beldenin hikâyesi daha bitmiş değil! Çünkü 'Allah'ın Sadık Kulu'
yeniden Barla'da! Nasıl mı? Samanyolu Televizyonu'nun daha yeni
oluşturulmuş çizgi film bölümü, Bediüzzaman'ın Barla'da geçirdiği
yılları bizlere tekrar hatırlatacak, o tarihlerde olanları tekrar
hissettirecek bir animasyon filmi çekti: "Allah'ın Sadık Kulu: Barla"
108 dakika sürüyor. Yaşlı, genç, çocuk, herkese hitap eden bir formatta
üstelik... 4 Kasım'da gösterime girecek. Hem de 200 yerde. Kesin
olmamakla birlikte aralıkta da Ortadoğu ve Avrupa'daki sinemalarda
gösterilmesi düşünülüyor. 3 Kasım tarihinde Maslak TİM Center'da galası
yapılacak. Daha sonra DVD'ye aktarılıp piyasaya sürülecek.
Yönetmenliğini
Esin Orhan'ın yaptığı film önemli. Said Nursi'nin Barla hayatı
Hollywood'da anime (Japon çizgi filmlerine benzer filmlere verilen ad)
filmlerde sıklıkla kullanılan 'Mation capture' tekniğiyle beyazperdeye
aktarıldı, hem de uzun metrajlı olarak... 'Mation capture' gerçeğe uygun
animasyon filmler çekmek için kullanılıyor. Bu bakımdan film,
Türkiye'de ilk olma özelliğini taşıyor. Ayrıca 3,5 yıllık bir çalışmanın
ürünü. Senaryosunun yazılma aşamasını saymazsak tabii... Senaryosu,
Rıdvan Kızıltepe'nin önderliğinde Ali Tacit Delen ve Zeynep Kaya
Delen'in içlerinde bulunduğu bir ekip tarafından kaleme alınmış. Said
Nursi'yi daha iyi anlatabilmek için de yazarlar Abdullah Aymaz ve Ali
Ünal'dan danışmanlık etmesi istenmiş... Senaryodan sonraki aşama ise en
zoru. "Çünkü anlatılanlarla uyuşan bir Bediüzzaman çekmeliydik." diyor
yönetmen Esin Orhan. Peki amaçlarına ulaştılar mı?
"Belgesel titizliğiyle çektik"
'Mation
capture' sistemine uygun kameralar, filmi çekebilecek güçlü bir ekip,
iyi bir seslendirme, stüdyo... Senaryodaki Bediüzzaman ve Barla'yı
gerçeğe en yakın görünüşüyle yansıtmak için hepsi elde var. Ama Esin
Orhan'a göre asıl sorun, elde var olan tekniği ve metni gerçeğe en yakın
şekilde izleyiciye sunmak. Bunun için Esin Orhan, "Belgesel çekiyor
titizliğiyle kameraya aldık senaryoyu." diyor ve yaptıklarını şöyle
anlatıyor: "Filmde, mekân ve kişileri gerçeğe yakın bir görüntüyle
verebilmek için ismi geçen şahıs ve mekânların fotoğraflarını temin
ettik öncelikle. Üstad Said Nursi'nin pek çok fotoğraflarını bir araya
getirdik. İnsanlar Said Nursi'nin gözlerinin mavi olduğunu çok bilmez
ama biz bunu öğrendik ve filmde mavi gözlü bir Said Nursi var. Sonra
Üstad'ın Barla hayatında yanında bulunan talebeleri... Onların da
fotoğraflarını bulmaya çalıştık. Mesela Barla'daki ilk ev sahibi Muhacir
Hafız Ahmed, sonra Sıdık Süleyman, Şamlı Hafız bunlardan bazıları. Bu
fotoğraflara bakarak bilgisayarda kişiler 3 boyutlu olarak
modellendirildi."
Yönetmenin ve çekim ekibinin film için
yaptıkları bu kadar değil. Esin Orhan ve ekibi ayrı ayrı iki kez
Barla'ya keşif yapmaya gidiyor, mekân görsellerini gerçeğe en yakın
şekliyle verebilmek için. Çam Dağı'na çıkmışlar, sokakları tek tek
gezmişler... En önemlisi Esin Orhan'ın Barla'ya giderken tıpkı Said
Nursi gibi Eğirdir Gölü'nden tekneyle geçmesi. 1926'da Barla'ya karayolu
ile ulaşım olmadığından göl üzerinden geçiliyordu. Said Nursi de tekne
ile geçmiş, hatta namazını teknenin üzerinde eda etmişti. Esin Orhan da
filmde, bu duyguyu en iyi şekilde vermek için Barla'ya Said Nursi gibi
ulaşmayı tercih etmiş. Filmi daha izlemedik ama fragmanlarından
anladığımız kadarıyla, filmdeki en iyi sahne bu gibi görünüyor.
"Film sadece çocuklara değil herkese hitap ediyor"www.allahinsadikkulu.com'dan
fragmanını izleyebileceğiniz filmin hikayesini senarist Rıdvan
Kızıltepe'den öğreniyoruz. Kızıltepe, Bediüzzaman'ın Barla hayatını
Mustafa adındaki bir çocuğun gözüyle anlatıyor. Mustafa, filmde gerçek
olmayan tek karakter. Bu karakterin kullanılma nedeni filmin çocuklar
tarafından izlenmesini sağlamak. Kızıltepe, "Film geniş kitleye hitap
ediyor ama animasyon olduğu için çocuklara özgü bir şeyler olmalıydı.
Mustafa o yüzden önemli filmde." diyor.
Bediüzzaman Said Nursi'nin 3D-Animasyon Filmi "Allah'ın Sadık Kulu" 4 Kasım 2011 Cuma Günü Sinemalarda!..